Products with GMO are dangerous to human life.
- GDO'lu ürünler insan hayatı için tehlikelidir.
Sometimes, Grandma is more dangerous than the KGB.
- Bazen büyükanneler, KGB'den daha tehlikelidir.
Overloaded power boards can be a fire hazard.
- Aşırı yüklenmiş güç panoları bir yangın tehlikesi olabilir.
This plastic garbage bag is free of hazardous chemicals.
- Bu plastik çöp torbası tehlikeli kimyasallar içermez.
There are dangers that threaten both men and women.
- Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.
The threat no longer exists.
- Tehlike artık mevcut değil.
Unless a nation's existence is in peril, war is murder.
- Bir ulusun hayatı tehlikede değilse, savaş cinayettir.
Sami realized the peril he was in.
- Sami, içinde bulunduğu tehlikeyi fark etti.
Would domestic peace be plunged into jeopardy?
- İç barış tehlikeye girer mi?
This plant is critically endangered.
- Bu bitki kritik tehlike altında.
Can Tatoeba contribute to the saving of endangered languages?
- Tatoeba, yok olma tehlikesinde olan dillerin korunmasında katkıda bulunabilir mi?
Jamal is a dangerous thug. He always gets in trouble.
- Jamal tehlikeli bir haydut. Her zaman başı beladadır.
We've got a distress signal from that ship.
- Biz o gemiden bir tehlike sinyali aldık.
The ship flashed a distress signal.
- Gemi bir tehlike sinyali gönderdi.
He saved the child at the risk of his own life.
- Kendi canını tehlikeye atarak çocuğu kurtardı.
Some of the photos have been taken at the risk of life.
- Bazı fotoğraflar ölüm tehlikesi altında çekildi.