tehditle

listen to the pronunciation of tehditle
Turkish - English
extort
blustering
tehdit
{i} menace

Three men menaced him with knives. - Üç adam bıçaklarla onu tehdit etti.

tehdit
threatening

It is threatening to rain. - Bu yağmur tehdit ediyor.

The sky had become threatening before I got to the station. - İstasyona varmadan önce, gökyüzü tehditkar olmuştu.

tehdit
threat

The labor unions had been threatening the government with a general strike. - İşçi sendikaları hükümeti genel grevle tehdit etmekteydi.

Coup d'états can threaten the politics. - Darbeler siyaseti tehdit edebilir.

tehditle almak
extort
tehditle yaptırmak
hold a pistol to smb.'s head
tehdit
{i} danger

There are dangers that threaten both men and women. - Hem erkekleri hem de kadınları tehdit eden tehlikeler vardır.

tehdit
{i} intimidation
tehdit
(Latin) metus
tehdit
duress
tehdit
constraint
tehdit
jawbones
tehdit
threat to
tehdit
threat, menace
tehdit
jawbone
tehditle
Favorites