Onun mesleği öğretmenliktir.
- Her occupation is teaching.
Burası, onun öğretmenlik yaptığı okul.
- This is the school where she is teaching.
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.
Öğretim tarzımın yanlış olduğunu düşünüyor musun?
- Do you think that my way of teaching is wrong?
Tüm öğretmenler gençtiler ve öğretmeyi sevdiler.
- All our teachers were young and loved teaching.
Öğretmekten çok yoruldum.
- I am very tired from teaching.
Tom şu anda bir sınıfa ders veriyor.
- Tom is teaching a class right now.
Flandre'da İngilizce olarak ders veren profesör ve öğretim elemanlarının yüzde 10 ila 20 arasındakileri, gerekli dil seviyesine ulaşmadılar.
- In Flanders between 10 and 20 percent of professors and lecturers teaching in English did not attain the required language level.
Amerika Birleşik Devletleri ve Çin gibi farklı dilleri olan iki güçlü devlet ilköğretim okullarında Esperanto deneysel öğretimi üzerinde anlaşmaya varsalardı ne olurdu?
- What would happen if two powerful nations with different languages - such as United States and China - would agree upon the experimental teaching of Esperanto in elementary schools?
Ben bu öğretim yöntemine inanıyorum.
- I believe in this method of teaching.
Bu kitap çocuklara nasıl okuyacağını öğretmek için tasarlandı.
- This book is designed to teach children how to read.
Onun işi İngilizce öğretmektir.
- His job is to teach English.
Bugün ders vermek istiyorum.
- I want to teach today.
Kızım lisede ders vermek istiyor.
- My daughter wants to teach in high school.
Tom öğretmenlik yapmaktan sıkıldı ve yeni bir iş aradı.
- Tom became bored with teaching and he looked for a new job.
Yirmi yıldır öğretmenlik yapmaktadır.
- He has been teaching for 20 years.
Siz burada bir öğretmen misiniz yoksa bir öğrenci misiniz?
- Are you a teacher or a student here?
Yumi öğretmen olacak.
- Yumi will become a teacher.
Boston'daki erkek kardeşim öğretmen olmak için öğrenim görüyor.
- My brother in Boston is studying to become a teacher.
Öğretmen onun yok olduğunu göstermek için onun adının yanına bir işaret koydu.
- The teacher put a mark next to his name to show that he was absent.
Teaching has seen continual changes over the past decades.
Many follow the teachings of Confucius.
Than Sir Launcelot armed hym and toke his horse, and so he was taughte to the abbey.
She used to teach at university.
... element of our education-reform platform is really changing the teaching profession. The ...
... And I started teaching my patients what I call the six ...