I'll do whatever I can to encourage Tom to stay in school.
- Tom'u okulda kalmaya teşvik etmek için elimden geleni yapacağım.
We have to figure out a way to encourage Tom to do the right thing.
- Biz Tom'u doğru şeyi yapmaya teşvik etmek için bir yol bulmak zorundayız.
He urged them to come to an agreement.
- Onları anlaşmaya teşvik etti.
Tom urged Mary to study art.
- Tom Mary'yi sanat eğitimi alması için teşvik etti.
The teacher exhorted his pupils to do well.
- Öğretmen, öğrencilerini iyi yapmaya teşvik etti.
No one encouraged her.
- Kimse onu teşvik etmedi.
You must encourage him to try again.
- Tekrar denemesi için onu teşvik etmelisin.
The coaches kept encouraging me.
- Koçlar beni teşvik etmeye devam ettiler.