Turkish - English
Definition of tazmin in Turkish English dictionary
- recovery
- compensation
The compensation is too low.
-Tazminat fazla düşük.
Did you receive any compensation for the damaged luggage?
-Hasarlı bagaj için hiç tazminat aldın mı?
- (Hukuk) indemnification, indemnity
- restitution
- indemnity
- indemnification, compensation
- (Çevre) yield
- redress
- satisfaction
- retrieve
- tazmin etmek
- {f} compensate
- tazmin etmek
- (Hukuk) to redress
- tazmin etmek
- to indemnify (someone); to make good (a loss); to make up for (a mistake)
- tazmin etmek
- to compensate, to make amends, to recompense, to indemnify
- tazmin etmek
- make restitution
- tamamen tazmin
- (Kanun) full compensation
- tazmin etmek
- recompense
- tazmin etmek
- (Ticaret) indemnify to
- tazmin etmek
- redress
- tazmin etmek
- indemnify
- tazmin etmek
- make amends
- Tazmin etmek
- reimburse
- kısmen tazmin
- (Kanun) partial compensation
- mesleki tazmin sigortası
- (Ticaret) professional indemnity
- para ile tazmin
- (Hukuk) pecuniary reparation
- sosyal tazmin
- social compensation
- sosyal tazmin
- social settlement
- tazmin etmek
- {f} recoup
- tazmin etmek
- make good
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of tazmin in Turkish Turkish dictionary
- Zararı ödeme
- Bir şairin, bir mısra veya bir beytin bir başka şairce kullanılması
- TAZMİN
- (Osmanlı Dönemi) Zarar verdiği kimsenin zarar ve ziyanını ödemek
- TAZMİN
- (Osmanlı Dönemi) Kefil olmak
- TAZMİN
- (Osmanlı Dönemi) Edb: Başkasına ait bir mısra veya beyti intihâl ve tevârüd olmaksızın kendi şiirine alma san'atı
- TAZMİN
- (Osmanlı Dönemi) Zararı ödetmek
- TAZMİN
- (Hukuk) Ödeme
- TAZMİN
- (Osmanlı Dönemi) Bir şeyi bir şeye dâhil etmek
- tazmin etmek
- Zararı ödemek