This did not satisfy Mary, and the relationship between them became more distant.
- Bu, Mary'yi tatmin etmedi, onlar arasındaki ilişki daha mesafeli oldu.
This did not satisfy Tom, and the relationship between them cooled.
- Bu Tom'u tatmin etmedi ve onlar arasındaki ilişki soğudu.
The meal satisfied his hunger.
- Yemek onun açlığını tatmin etti.
Tom satisfied his hunger by eating some sandwiches.
- Tom birkaç sandviç yiyerek açlığını tatmin etti.