To tell the truth, sweetheart, I'm not at all interested.
- Doğruyu söylemek gerekirse tatlım, ben hiç ilgilenmiyorum.
I have a surprise for you, sweetheart.
- Senin için bir sürprizim var, tatlım.
Just seven more days — then I'll see my sweetie again.
- Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.
I have to go, Sweetheart.
- Gitmek zorundayım, tatlım.
Sorry honey, I'm still stuck at the office.
- Üzgünüm tatlım, hala ofiste çakılıp kaldım.
Come back to bed, Honey.
- Yatağa geri dön tatlım.
Are you tired, sweetie?
- Yorgun musun, tatlım?
Just seven more days — then I'll see my sweetie again.
- Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.
Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day?
- Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?
Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day?
- Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?
Sweet words bring the snake out of its hole.
- Tatlı dil yılanı deliğinden çıkarır.
I want something sweet.
- Tatlı bir şey istiyorum.
Which dessert should he eat?
- Hangi tatlıyı yemeli?
I've ordered you some dessert.
- Sana biraz tatlı ısmarladım.
Tom fell in love with a pretty girl.
- Tom tatlı bir kıza aşık oldu.
His wife is very pretty.
- Onun karısı çok tatlı.
Ooh! Chocolate mousse. Yummy.
- Ohh! Çikolatalı tatlı krema. Nefis.
The pain caused by love is much sweeter than any pleasure.
- Aşkın verdiği acı herhangi bir zevkten daha tatlıdır.
The fruit from this tree is sweeter than the fruit from that one.
- Bu ağacın meyvesi onunkinden daha tatlıdır.
The dentist would like you not to eat any sweets.
- Dişçi herhangi bir tatlı yememeni ister.
I like to eat sweets.
- Tatlı yemeyi severim.
Layla was the sweetest and most beautiful girl I have ever met.
- Leyla şimdiye kadar tanıdığım en tatlı ve en güzel kızdı.
She wasn't beautiful, but she had big, kind brown eyes and a sweet smile.
- O güzel değildi ama onun büyük, nazik kahverengi gözleri ve tatlı bir gülümsemesi vardı.
This chocolate is very sweet and tasty.
- Bu çikolata çok tatlı ve lezzetli.
The grandmother gives sweets to her grandchildren.
- Büyükanne torunlarına tatlılar vermektedir.
Hi, my dear, my darling, my honey, my destiny. How was your day?
- Merhaba, canım, sevgilim, tatlım, kaderim. Günün nasıldı?
My sweet darling, I miss you so much.
- Benim tatlı sevgilim, seni o kadar çok özledim ki.
He became a nice young man.
- O, tatlı genç bir adam oldu.
Layla was a very nice sweet woman.
- Leyla çok hoş tatlı bir kadındı.
I believe this fish is a freshwater fish.
- Bu balığın bir tatlısu balığı olduğuna inanıyorum.
Fish such as carp and trout live in fresh water.
- Sazan ve alabalık gibi balıklar tatlı suda yaşar.
She has a delightful sense of humor.
- Tatlı bir mizah duygusu var.
Mr Smith is a softly-spoken person.
- Bay Smith tatlı dilli bir insandır.
Humphrey is a softly-spoken person.
- Humphrey tatlı dilli bir kişidir.
Tom is a sweetie pie.
- Tom bir tatlı pastadır.
Just seven more days — then I'll see my sweetie again.
- Sadece yedi gün daha ve sonra tatlımı tekrar göreceğim.
Gao Dao is usually really suave, but he seems completely smitten in front of his girlfriend.
- Gao Dao genellikle gerçekten tatlı ama o, kız arkadaşının önünde tamamen abayı yakmış görünüyor.
He has a mellifluous voice.
- Onun tatlı bir sesi var.