tanınmamış

listen to the pronunciation of tanınmamış
Turkish - English
unknown
inglorious
unrecognized
unsung

He was one of the unsung heroes of the revolution. - O, devrimin tanınmamış kahramanlarından biriydi.

The volunteer firefighters are the real unsung heroes in this situation. - Gönüllü itfaiyeciler bu durumda, tanınmamış gerçek kahramanlardır.

unnoted
unheard-of
non-detect
obscure
unidentified
unheard of
tanı
{i} diagnosis
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

I don't want to identify myself with that group. - Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.

tanı
recognise

The computer recognises two hundred different types of errors. - Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.

Can you recognise the person in this picture? - Bu resimdeki kişiyi tanıyabilir misin?

tanı
{f} recognized

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such. - O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

emeklilik hakkı tanınmamış
pensionless
tanı
diagnosis teşhis
Turkish - Turkish

Definition of tanınmamış in Turkish Turkish dictionary

tanı
Bir hastalığı tanıma işi, teşhis
tanınmamış
Favorites