tanınmış

listen to the pronunciation of tanınmış
Turkish - English
reputable
notable
of note
prestigious
famed
noted

The noted diplomat readily participated in the committee. - Tanınmış diplomat komiteye kolayca katıldı.

well-known; famous
well known

He was very well known. - O çok iyi tanınmıştı.

She's well known as a singer. - O bir şarkıcı olarak iyi tanınmıştır.

known for: O dürüst tanınmış bir adamdır. He's a man who's known for his honesty
illustrious
well-known, famous, recognized, noted, celebrated, reputable
distinguished
reputed

She is highly reputed not only as a scholar but also as a poet. - O sadece bir bilim adamı olarak değil aynı zamanda bir şair olarak da çok iyi tanınmış.

conversant
famous

That's a famous mountain. - O tanınmış bir dağdır.

Mary is a famous pop star. - Mary tanınmış bir pop yıldızıdır.

acknowledged
recognized

Years ago this principle was widely recognized. - Yıllar önce bu ilke yaygın olarak tanınmıştır.

He is a recognized authority on the subject. - O, konu üzerine tanınmış bir otoritedir.

(Politika, Siyaset) prominent

The prominent psychologist resembles my uncle in appearance. - Tanınmış psikolog görünüşte amcama benziyor.

The prominent poet attempted to commit suicide in his study. - Tanınmış şair çalışma odasında intihar etmeye kalkıştı.

(Kanun) legitimized
(deyim) in the public eye
known

He is well known in our country. - O, ülkemizde iyi tanınmıştır.

It's one of the best known books in Brazilian literature. - Brezilya edebiyatındaki en tanınmış kitaplardan biri.

tanı
{i} diagnosis
tanınmış kimse
notability
tanı
identification
tanı
direct
tanı
(Bilgisayar) identify

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

You can easily identify Tom because he is very tall. - Tom'u kolaylıkla tanıyabilirsin çünkü o çok uzun.

tanı
recognise

The computer recognises two hundred different types of errors. - Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.

Remember me? No. Well, well. I'm surprised you don't recognise me! Are we supposed to? - Beni hatırlıyor musun? Hayır. Hayret. Beni tanımamana şaşırdım! Tanımamız gerekiyor mu?

tanı
{f} recognized

She was burned so extensively that her children no longer recognized her. - O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.

Everyone recognized him as a brilliant pianist. - Herkes onu görkemli bir piyanist olarak tanıdı.

tanı
diagnostic

The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument. - Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.

alenen tanınmış kişi
public figure
kötü tanınmış
notorious

The notorious expression of the year 2011 is Kebab murders. - 2011 yılının kötü tanınmış deyimi Kebap cinayetleridir.

ptolemaios zamanındaki yedi tanınmış yunanlı şair
Pleiades
resmen tanınmış
accredited
resmen tanınmış banka
(Ticaret) recognised bank
resmen tanınmış olan kilise
established church
tanı
diagnosis teşhis