Above all, logic requires precise definitions.
- Her şeyden önce, mantık kesin tanımlar gerektirir.
A passport identifies you as a citizen of a country and allows you to travel to foreign countries.
- Bir pasaport sizi bir ülkenin bir vatandaşı olarak tanımlar ve yabancı ülkelere seyahat etmene imkan verir.
Can you give me the definition of a cone?
- Bana bir koninin tanımını verebilir misiniz?
We need a clear definition for the concept of human rights.
- İnsan hakları kavramının açık bir tanımına ihtiyacımız var.
The scenery was beyond description.
- Manzara kelimelerle tanımlanamıyordu.
The man answered to the description.
- Adam tanımlamaya uyuyordu.
These books have defined and shaped our culture.
- Bu kitaplar kültürümüzü tanımlamış ve şekillendirmiştir.
From the viewpoint of tissue culture, the environment for this experiment should be more rigidly defined.
- Doku kültürü bakış açısından, bu deney için çevre daha katı bir şekilde tanımlanmış olmalıdır.
Chemical symbols are used to identify chemical elements.
- Kimyasal semboller kimyasal elementleri tanımlamak için kullanılır.
Some people identify success with having much money.
- Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.
Your account of the accident corresponds with the driver's.
- Kaza tanımın sürücününkine uyuyor.
The author of the phrase prefers not to be identified.
- Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.
One suspect has been identified.
- Bir şüpheli tanımlandı.
Can you clearly define this word?
- Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?
There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive.
- Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.
Curiosity is a defining trait of human beings.
- Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.
She described him as handsome.
- O, onu yakışıklı olarak tanımladı.
The person whose name was on the passport was described with words.
- Pasaportta adı olan kişi kelimelerle tanımlandı.