tanımlamak

listen to the pronunciation of tanımlamak
Turkish - English
describe

It's hard to even describe. - Bunu tanımlamak bile zor.

Linguistics is a science that tries to describe language. - Dilbilimi dili tanımlamak için çalışan bir bilim dalıdır.

identify

The Japanese tend to identify themselves with the group they belong to. - Japonlar kendilerini ait oldukları grupla tanımlamak eğilimindedir.

Deer tracks are easy to identify. - Geyik izlerini tanımlamak kolaydır.

{f} define

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

It is hard to define triangle. - Üçgen'i tanımlamak zor.

designate
portray
diagnose
qualify
characterize
illustrate
to define, to describe tarif etmek
be descriptive of
to define

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

Love is hard to define. - Aşkı tanımlamak zordur.

label
predefine
(Arılık) identification
answer
picture
tanımla
describing
tanımlama
explanation
tanımlama
specification
tanımlama
describing
tanımlama
{i} definition

Can you show me the definition? - Bana tanımlamayı gösterebilir misiniz?

tanımlama
collation
tanımlama
identification
tanımla
{f} defined

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

Schopenhauer defined architecture as frozen music. - Schopenhauer mimariyi donmuş müzik olarak tanımladı.

tanımlama
description

The man answered to the description. - Adam tanımlamaya uyuyordu.

Here is a brief description. - İşte kısa bir tanımlama.

tanımlama
portrayal
tanımlama
depict
tanımla
(Bilgisayar) identify on
tanımla
(Bilgisayar) identify

Some people identify success with having much money. - Bazı insanlar başarıyı çok para kazanma olarak tanımlarlar.

Can you identify that? - Onu tanımlayabilir misin?

tanımlama
(Denizbilim) descript

The fear we felt at the earthquake was beyond description. - Depremde hissettiğimiz korku tanımlamanın ötesindeydi.

We finally found a man who fits this description. - Sonunda bu tanımlamaya uyan bir adam bulduk.

tanımlama
picture
tanımla
{f} identified

She identified him as the murderer. - Onu bir katil olarak tanımladı.

The author of the phrase prefers not to be identified. - Bu yazının yazarı tanımlanmayı tercih etmiyor.

tanımla
{f} declaring
tanımla
declare
tanımla
define

Instead, I will turn to a discussion of the two economic variables I defined a moment ago. - Onun yerine az önce tanımladığım iki ekonomik değişkenin tartışmasına döneceğim.

Can you clearly define this word? - Bu sözcüğü açıkça tanımlayabilir misiniz?

tanımla
{f} defining

Curiosity is a defining trait of human beings. - Merak insanoğlunun tanımlayıcı bir özelliğidir.

tanımla
{f} described

She described him as handsome. - O, onu yakışıklı olarak tanımladı.

Tom described his new invention to both John and Mary. - Tom yeni icadını hem John'a hem de Mary'ye tanımladı.

tanımlama
depicting
tanımlama
{i} declaring
tanımlama
define

There is a second way to define the Gabriel-Roiter measure which may be more intuitive. - Gabriel Roiter ölçüsünü tanımlamak için daha sezgisel olabilen ikinci bir yol vardır.

Love is hard to define. - Aşkı tanımlamak zordur.

tanımlama
{i} defining
tanımlama
recognition
tanımla
declared
tanımlama
characterization
tanımlama
definition, description tarif
tanımlama
portraiture
tanımlama
portray
tanımla
characterize
tanımlama
defining, definition
Turkish - Turkish
Bir kavramı bütün ögeleri ile eksiksiz anlatmak, özel ve değişmez niteliklerini sayarak bir şeyi tanıtmak, tarif etmek
tarif etmek
tanımlama
Tanımlamak işi, tarif etme
tanımlamak
Favorites