He gave a powerful testimony.
- O güçlü bir tanıklık yaptı.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
Our only witness is refusing to testify.
- Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.
He witnessed the accident.
- O, kazaya tanıklık etti.
She traveled all the way from Algeria to testify.
- O tanıklık etmek için Cezayir'den bütün yolu seyahat etti.
The victim didn't have to testify.
- Kurban tanıklık etmek zorunda değildi.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
He was called to give evidence.
- O, tanıklık etmek için çağrıldı.
The witness stated his name.
- Tanık onun adını açıkladı.
He came only as a witness to the light.
- O, ışığa sadece bir tanık gibi geldi.
Tom seems to be unwilling to testify against Mary.
- Tom Mary'ye karşı tanıklık etmek için isteksiz gibi görünüyor.
Our only witness is refusing to testify.
- Tek tanığımız tanıklık yapmayı reddediyor.