He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
For me he is neither a brother nor an acquaintance.
- O benim için ne bir erkek kardeş ne de bir tanıdık.
That song sounds familiar to me.
- O şarkı bana tanıdık geliyor.
We are familiar with the legend of Robin Hood.
- Robin Hood efsanesi bize tanıdık.
He is not really a friend, just an acquaintance.
- O gerçekten bir arkadaş değil, sadece bir tanıdık.
She is more an acquaintance than a friend.
- O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.
Can you identify the man using this picture?
- Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
Can you recognise the person in this picture?
- Bu resimdeki kişiyi tanıyabilir misin?
I can recognise my own kind.
- Ben kendi türümü tanıyabilirim.
She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.