He has a lot of acquaintances.
- Onun bir sürü tanıdıkları var.
Tom is more than just an acquaintance.
- Tom sadece bir tanıdıktan daha fazlasıdır.
Tom didn't see any familiar faces at the party.
- Tom partide hiç tanıdık yüzler görmedi.
This kind of experience is familiar to everyone.
- Bu tür bir deneyim herkes için tanıdık.
He is not really a friend, just an acquaintance.
- O gerçekten bir arkadaş değil, sadece bir tanıdık.
She is more an acquaintance than a friend.
- O bir arkadaştan daha çok bir tanıdık.
I don't want to identify myself with that group.
- Bu grupla kendimi tanıtmak istemiyorum.
Can you identify the man using this picture?
- Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?
Do you recognise the person in this picture?
- Bu fotoğraftaki adamı tanıyor musun?
I can recognise my own kind.
- Ben kendi türümü tanıyabilirim.
She is an excellent scholar, and is recognized everywhere as such.
- O, mükemmel bir bilim adamıdır, bu itibarla her yerde tanınır.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.