He is not a friend, but an acquaintance.
- O, bir arkadaş değil ama bir tanıdıktır.
Tom is more than just an acquaintance.
- Tom sadece bir tanıdıktan daha fazlasıdır.
Tom didn't see any familiar faces at the party.
- Tom partide hiç tanıdık yüzler görmedi.
We are familiar with the legend of Robin Hood.
- Robin Hood efsanesi bize tanıdık.
He is not really a friend, just an acquaintance.
- O gerçekten bir arkadaş değil, sadece bir tanıdık.
He has many acquaintances but few friends.
- Onun birçok tanıdıklar ancak birkaç arkadaşı var.
The police thought the victim was Tom, but they were unable to identify the body.
- Polisler kurbanın Tom olduğunu düşündü fakat cesedi tanıyamadılar.
Can you identify the man using this picture?
- Bu fotoğrafı kullanan adamı tanımlayabilir misin?
I can recognise my own kind.
- Ben kendi türümü tanıyabilirim.
The computer recognises two hundred different types of errors.
- Bilgisayar iki yüz farklı tipteki hatayı tanır.
She was burned so extensively that her children no longer recognized her.
- O kadar yoğun yandı ki çocukları onu artık tanımadı.
Having seen him in the picture, I recognized him at once.
- Resimde gördükten sonra, onu derhal tanıdım.
The sphygmomanometer is an important diagnostic instrument.
- Tansiyon ölçme aleti önemli bir tanı aracıdır.