He is acquainted with the mayor. - O, belediye başkanı ile tanışıktır.
He is acquainted with the mayor.
O, belediye başkanı ile tanışıktır.
Sami seemed to be acquainted with his killer. - Sami katiliyle tanışık gibi görünüyordu.
Sami seemed to be acquainted with his killer.
Sami katiliyle tanışık gibi görünüyordu.