Lütfen benimle konuşmaya gel.
- Please come to talk to me.
Diğer öğrenciler onunla konuşmadığından dolayı Mary yalnızdı.
- Mary was lonely because the other students didn't talk to her.
Tom'un şu anda birisiyle konuşmak için vakti yok.
- Tom doesn't have time right now to talk to anyone.
Gördüğüm şey hakkında birisiyle konuşmak istiyorum.
- I'd like to talk to someone about what I saw.
Hava hakkında konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk about the weather.
Onun hakkında konuşmak için birinci olmak isteyen kimse olmadığı ortaya çıktı.Şimdi ne yaparız?
- It turned out there was nobody who would be the first to talk about it. What do we do now?
Bir fincan kahve içerken sohbet ettik.
- We talked over a cup of coffee.
Bir fincan kahve içerken sohbet ederdik.
- We used to talk over a cup of coffee.
John o kadar telaşlıydı ki konuşmaya vakti yoktu.
- John was in such a hurry that he had no time for talking.
Ağzın doluyken konuşma.
- Do not talk with your mouth full.
Konuşurken lafımı bölme.
- Don't interrupt me while I'm talking.
Ona laf anlatmak, deveye hendek atlatmaktan daha zor.
- Giving advice to him is like talking to a brick wall.
Barış görüşmelerine acil bir ihtiyaç var.
- There is an urgent need for peace talks.
Barış görüşmeleri başarısızlıkla sonuçlandı.
- The peace talks ended in failure.
Hiç kimse bu konu hakkında konuşmak istemedi.
- No one wanted to talk about it.
Hava hakkında konuşmak istemiyorum.
- I don't want to talk about the weather.
Tom bir şey söylemek üzereydi fakat önce Mary konuşmaya başladı.
- Tom was about to say something, but Mary started talking first.
Doğruyu söylemek gerekirse, onun konuşma tarzından hoşlanmadım.
- To tell the truth, I don't like his way of talking.
Tom'un yaptığı şeyden söz etmek istiyor musun?
- Do you want to talk about what Tom did?
Seninle sohbet etmek istiyoruz.
- We want to talk with you.
Tom seninle sohbet etmek istemiyor.
- Tom doesn't want to talk to you.
Ağzın doluyken konuşma.
- Do not talk with your mouth full.
Çeşitli şeyler hakkında konuştuk.
- We talked about various things.
Ben sadece Tom'un konuşma biçimini severim.
- I just love the way Tom talks.
Onun konuşma biçimini seviyor.
- He likes the way she talks.
Tom şehrin dedikodusuydu.
- Tom was the talk of the town.
O, şehrin dedikodusuydu.
- He was the talk of the town.
Biz seninle görüşmek istiyoruz.
- We want to talk to you.
Konuşurken birinin sözünü kesmek kibarlık değildir.
- It is not polite to interrupt someone while he is talking.
Pek çok şey sözde kolaydır, fakat gerçekleştirmesi aslında zordur.
- Many things are easy to talk about, but difficult to actually carry out.
Although I don't speak Chinese I managed to talk with the villagers using signs and gestures.
We're not talking rocket science here: it should be easy.
... really cool projects that they want to talk to you about. ...
... Of course you know the answer. To talk to us about a new service from Google, here is ...