Bütün gece hayalet hikâyeleri anlatarak uyanık kaldık.
- We stayed awake all night telling ghost stories.
Tom onlara bir hikaye anlatarak bir grup çocuğun önünde oturuyordu.
- Tom was sitting in front of a group of children, telling them a story.
Tekrar tekrar aynı hikayeyi anlatmaya devam etti.
- He kept on telling the same story over and over.
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Daha sonra ne olacağını anlatmak yok.
- There is no telling what will happen next.
Tom fıkraları anlatmada iyi değildir.
- Tom isn't good at telling jokes.
Ne zaman hastalanacağımızı söylemek imkansız.
- There is no telling when we will fall ill.
Benim bu konuda ona canım bir şey söylemek istemiyor.
- I don't feel like telling her about it.