taktırmak

listen to the pronunciation of taktırmak
Turkish - English
to have (someone) attach, fasten, affix, or pin (something) to; to have (someone) hang (something) on
tak
tock
tak
knock

Knock yourself out, Tom. - Kafana göre takıl, Tom.

tak
tack

This is my tackle box. - Bu benim takım sandığım.

I wish I had a tackle box as nice as yours. - Keşke seninki kadar güzel bir takım kutum olsa.

tak
reassemble
boynuz taktırmak
to make a cuckold of
boynuz taktırmak
make a cuckold of
diş taktırmak
to be fitted out with false teeth
tak
tock, tack, knock
tak
used to indicate a knocking, rapping, or thumping sound: Kitap tak diye kafama düştü. The book fell on my head with a thump
Turkish - Turkish
Takma işini yaptırmak: "Çocukken ön dudaklarından fırlayan iri dişi söktürmüş, yerine iki altın diş taktırmıştı."- R. N. Güntekin
Takmak işini yaptırmak
TÂK
(Osmanlı Dönemi) Bina kemeri. Yarım daire şeklinde kapı ve pencere üstü. Çardak. Kubbe. Kavisli bina. Eyvan
tak
Millî bayramlarda veya önemli bir olayı anmak için düzenlenen şenliklerde, geçit yapılacak caddelere geçici olarak kurulan, yazılar ve çiçeklerle süslenen kemer: "Şimdi İstanbul taklarının yeşil taflanları altından gaziler geçiyor."- F. R. Atay
tak
Caddelerde kutlama için kurulan süsler
tak
şenliklerde sokaklara kurulan süslü kemer
tak
Kapı, pencere gibi yerlerin üstündeki kubbeli bölüm
tak
Tahta vb. bir şeye vurulunca veya silah patlayınca çıkan tok ve sert ses
tak
KKTC'de, 1973 yılında kurulmuş bir haber ajansı
tak
üzüm kütüğü ve çubuğu, asma
tak
Yapılardaki kemer
taktırma
Taktırmak işi
English - Turkish

Definition of taktırmak in English Turkish dictionary

tak
(Tıp) talk
TAK
(Askeri) kargo gemisi (cargo ship)
taktırmak
Favorites