He compared the imitation with the original.
- O, taklitini orijinali ile karşılaştırdı.
Beware of imitations.
- Taklitlerinden sakının.
I think it's very difficult for an Englishman to imitate a real American accent.
- Sanırım bir İngiliz için gerçek bir Amerikan aksanını taklit etmek zordur.
I like to imitate Queen Elizabeth.
- Kraliçe Elizabeth'i taklit etmek istiyorum.
She was mimicking the various people in our office.
- O ofisteki birçok insanı taklit ediyordu.
She was mimicking the various people in our office.
- Bürodaki çeşitli insanları taklit ederdi.
Tom faked his own death.
- Tom kendi ölümünü taklit etti.
Mary bought a fake Gucci handbag.
- Mary taklit bir Gucci çanta satın aldı.
Just imitate what he does.
- Sadece onun yaptığını taklit et.
Tom can imitate that singer perfectly.
- Tom o şarkıcıyı mükemmel şekilde taklit edebilir.
After Tom had drunk quite a bit of beer at the party, he imitated Chewbacca's voice.
- Tom partide biraz bira içtikten sonra o, Chewbacca'nın sesini taklit etti.
He imitated the works of Van Gogh.
- Van Gogh'un eserlerini taklit etti.
As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.
Newton was instrumental in developing techniques to prevent counterfeiting of the English money.
- Newton İngiliz parası taklitçiliğini önlemek için gelişen tekniklerde etkiliydi.
As a result, he gets something which technically is correct, but in its essence is just a mockery.
- Sonuç olarak, o teknik olarak doğru bir şey alır ama esasen o bir taklittir.
Mockery is the food of fools.
- Taklit aptalların yiyeceğidir.