We have to follow Tom.
- Tom'u takip etmek zorundayız.
It's important to follow a strict diet.
- Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
I would like to follow up on our conversation about global warming.
- Küresel ısınmayla ilgili konuşmamızı takip etmek istiyorum.
Tom had no choice but to follow Mary.
- Tom'un Mary'yi takip etmekten başka hiçbir seçeneği yoktu.
It's important to follow a strict diet.
- Sıkı bir diyet takip etmek önemlidir.
The cat has pursued the mouse.
- Kedi fareyi takip etti.
The police and the FBI pursued several leads.
- Polis ve FBI birkaç ipucunu takip etti.
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
We try to follow up on every complaint.
- Her şikayeti takip etmeye çalışıyoruz.
The hunter followed the bear's tracks.
- Avcı ayının izlerini takip etti.
Fred followed my mother wherever she went.
- Fred annemi gittiği her yerde takip etti.
Mary's dog followed her to school.
- Mary'nin köpeği onu okula kadar takip etti.
We try to follow up on every complaint.
- Her şikayeti takip etmeye çalışıyoruz.
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.