The police and the FBI pursued several leads.
- Polis ve FBI birkaç ipucunu takip etti.
The cat has pursued the mouse.
- Kedi fareyi takip etti.
The social worker was asked to follow up the information about the Stevenson family.
- Sosyal görevliden Stevenson ailesi hakkındaki bilgiyi takip etmesi istedi.
I would like to follow up on our conversation about global warming.
- Küresel ısınmayla ilgili konuşmamızı takip etmek istiyorum.
Fred followed my mother wherever she went.
- Fred annemi gittiği her yerde takip etti.
He followed in his father's footsteps.
- O, babasının ayak izlerini takip etti.
Mary's dog followed her to school.
- Mary'nin köpeği onu okula kadar takip etti.