Definition of takılma in Turkish English dictionary
- banter
- being attached
- quiz
- Josh
- put on
- raillery
- teasing
Tom likes teasing Mary.
- Tom Mary'ye takılmayı seviyor.
Stop teasing your sister!
- Kız kardeşine takılmayı kes!
- badinage
- hesitation
- persiflage
- trip
- kidding
- twit
- lark
Don't come to school to lark around.
- Takılmak için okula gelme.
- takılmak
- hang out
Tom doesn't like to hang out with people who smoke.
- Tom sigara içen insanlarla takılmaktan hoşlanmaz.
I'd love to hang out with you this weekend.
- Bu hafta sonu seninle takılmak isterim.
- takılmak
- {f} guy
All I want to do is hang out with you guys.
- Tüm yapmak istediğim siz çocuklarla takılmak.
Tom is exactly the sort of guy Mary wants to hang out with.
- Tom tam olarak Mary'nin takılmak istediği adam türü.
- takıl
- lodge
- takılmak
- be attached
- takılmak
- haunt
- takılmak
- {f} stick
Tom didn't want to stick around.
- Tom takılmak istemiyordu.
I don't want to stick around.
- Takılmak istemiyorum.
- takılmak
- hobnob
- takılmak
- lodge
- takılmak
- attached
- takılmak
- put in
- takılmak
- frequent
- takılmak
- crack a joke
- takılmak
- go round with
- takılmak
- (Dilbilim) attach oneself to
- takılmak
- wedge
- takılmak
- jest
- takılmak
- josh
- takılmak
- joke
- takılmak
- rib
- takılmak
- rally
- takılmak
- trip
- takılmak
- consort
- takılmak
- catch
- takılmak
- run around
- takılmak
- dabble
- takılmak
- tag
Tom probably won't want to tag along.
- Tom muhtemelen peşine takılmak istemeyecek.
- takılmak
- go around with
- kafaya takılma
- prepossession
- takıl
- twit
- takıl
- ribbing
- takıl
- chaff
- takılmak
- lark about
- takılmak
- jam in
- takılmak
- banter
- takılmak
- impose oneself on
- takılmak
- to remain hung up on, remain stuck on
- takılmak
- to be delayed in (a place) for a considerable length of time
- takılmak
- lock
- takılmak
- hook
- takılmak
- lock on
- takılmak
- to be waylaid by (someone) for a considerable length of time
- takılmak
- seize up
- takılmak
- tease
- takılmak
- to be attached to, be fastened to, be affixed to, be put on; to be pinned to; to be hung on
- takılmak
- rot
- takılmak
- kid
- takılmak
- jam
- takılmak
- (makine) seize
- takılmak
- to be delayed in, get hung up in (a place). takılıp kalmak
- takılmak
- lark
Don't come to school to lark around.
- Takılmak için okula gelme.
- takılmak
- sport
- takılmak
- stick around
I'd like to stick around a little longer to see what happens.
- Ne olduğunu görmek için biraz daha takılmak istiyorum.
Tom didn't want to stick around.
- Tom takılmak istemiyordu.
- takılmak
- chaff
- takılmak
- be affixed
- takılmak
- to be stopped by (someone) for a friendly chat, be waylaid by (someone)
- takılmak
- to get stuck on, get hung up on, get snagged on (a problem)
- takılmak
- to tease, kid (in a good-natured way)
- takılmak
- (for one's eyes, one's mind) to remain fixed on
- takılmak
- to be attached, to be fastened; to get caught, to catch; to banter, to chaff, to josh, to tease, to jest, to joke, to kid; to hang out, to frequent, to haunt; to go round with sb, to go about with sb, to hobnob, to consort (with sb); to dabble (at/in sth)
- takılmak
- chip
- takılmak
- jolly
- takılmak
- snag
- takılmak
- lark around
Don't come to school to lark around.
- Takılmak için okula gelme.
- takılmak
- rag
- takılmak
- hook up with
- takılmak
- razz
- takılmak
- pull smb.'s leg
- takılmak
- seize