Turkish - English
Definition of tahıl in Turkish English dictionary
- cereal
Tom poured some cereal into a bowl.
-Tom kaseye biraz tahıl döktü.
Tom got a box of cereal out of the cupboard and poured himself a bowlful.
-Tom tahıl bulamacı kutusunu dolaptan çıkardı ve kendisine bir kase dolusu koydu.
- grain
They export grain to many countries.
-Onlar birçok ülkeye tahıl ihracatı yapıyorlar.
Does Germany export grain?
-Almanya tahıl ihraç ediyor mu?
- (Hukuk) cereals
She prefers whole-grain cereals.
-O tam tahıllı hububatı tercih eder.
I prefer whole-grain cereals.
-Tam taneli tahıl tercih ediyorum.
- cereals, grain
- grain (the harvested seeds of any of the cereal plants)
- cereal plant, cereal
- corny
- corn
- foodgrains
- {i} crop
- grain of
- tahıl gevreği
- cereal
- tahıl yığını
- grain heap
- tahıl alkolü
- grain alcohol
- tahıl ambarı
- granary, grain elevator
- tahıl ambarı
- granary
- tahıl ambarı
- cornloft
- tahıl ambarı
- garner
- tahıl ambarı
- elevator
- tahıl bakımından zengin
- corny
- tahıl benzeri
- frumentaceous
- tahıl borsası
- corn exchange
- tahıl ile beslenen
- granivorous
- tahıl kabuğu
- chaff
- tahıl savurma makinesi
- fan
- tahıl savurmak
- fan
- tahıl tanesi
- corn
- tahıl veren
- graniferous
- tahıllar
- cycad
- ekmeklik tahıl
- bread stuffs
- ekmeklik tahıl
- breadgrain
- hafif tahıl
- (Tarım) light grain
- kaba öğütülmüş tahıl
- grits
- kabuksuz tahıl
- groats
- öğütülecek tahıl
- grist
- öğütülmemiş tahıl
- groats
Related Terms
Turkish - Turkish
Definition of tahıl in Turkish Turkish dictionary
- Buğday, arpa, mısır, yulaf, çavdar, pirinç gibi ürünlerin genel adı, hububat
- hububat
- TAHIL
- (Osmanlı Dönemi) Bayat su. Bekleyerek bozulmuş su
- tahıl yemi
- Henüz olgunlaşmamışken kuru ot, silo yemi, kıyılmış yeşil yem olarak kullanılmak üzere biçilen veya biçilmeden otlatılan tahıllar