tabii!

listen to the pronunciation of tabii!
Turkish - English
{k} (deyim) sure thing
natural

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness. - Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

If that is the real aim, naturally I would not know about that. - Asıl amaç buysa bilmem tabii.

(Tıp) physical
indigenous
(Mekanik) raw
quite so
(Konuşma Dili) you bet
rather
surely

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness. - Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

be my guest
sure

Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness. - Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.

Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty. - Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.

of course

I am against the war, of course. - Tabii ki de savaşa karşıyım.

Of course, I learnt about China from textbooks when I was in Japan, but what I see for myself in China is completely different from what is described in those textbooks. - Tabii ki, ben Japonya'da iken Çin hakkında ders kitaplarından öğrendim, ama benim kendi adıma Çin'de gördüğüm bu ders kitaplarında anlatıldığından tamamen farklıdır.

the course of
habitual, customary
naturally, of course
certainly
natural, pertaining to nature
natural " doğal; naturally, of course; Certainly!, Of course!, Definitely, Sure, Be my guest!
natural, unaffected
pure, unadulterated
unlabored
unstudied
connatural
certes
matteroffact
simple
native
innate
evident
virgin
Turkish - Turkish

Definition of tabii! in Turkish Turkish dictionary

TABİÎ
(Osmanlı Dönemi) Hazret-i Muhammed Aleyhissalâtü Vesselâm'ı sağ iken görmüş olan mü'minlerle yani Ashabla görüşmüş ve onlardan ders almış olan sâlih müslümanlar. Bak: Ashab
tabii
Tabi
tabii
Doğada olan, doğada bulunan
tabii
Katıksız, saf
tabii
Elbette, doğal olarak, işin gereği olarak
tabii
Yapmacık olmayan
tabii
Katıksız, saf, doğal
tabii
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi
tabii
Yapmacık olmayan, doğal: "Eğer sürmenin üstüne bunu sürmezsen renk tabii olmaz."- P. Safa
tabii
Olağan, alışılmış, her zamanki gibi olan, beklenildiği gibi: "Sıcaklar arttıkça serin yerler aramak, âdeta tabii bir ihtiyaç hâline geliyor."- A. Rasim
tabii
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan: "Beklenen cevap gelince derhâl yazılacağı tabiidir."- Atatürk
tabii
Olağan
tabii
Sağduyuya, mantığa, olağan düzene uygun olan
tabiî
(Osmanlı Dönemi) fıtrî, doğal, normal
tabii!
Favorites