Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
All this walking is killing the soles of my feet and my toes. I wonder if I have the right size shoes.
- Bütün bu yürüme ayaklarımın tabanlarını ve ayak parmaklarımı mahvediyor. Doğru ölçüde ayakkabılar alıp almadığımı merak ediyorum.
The base of a cone is a circle.
- Koninin tabanı bir dairedir.
Tom stole second base.
- Tom ikinci tabanı çaldı.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
There's a large carpet on the floor.
- Tabanda büyük bir halı var.
Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
- Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.
- Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.
He took to his heels when he saw a policeman.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.