The soles of my shoes are worn.
- Benim ayakkabıların tabanları yıprandı.
Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
Tom stole second base.
- Tom ikinci tabanı çaldı.
The base of a cone is a circle.
- Koninin tabanı bir dairedir.
Although most islands in the ocean have been mapped, the ocean floor is generally unknown.
- Okyanusta çoğu ada haritalanmış olmasına rağmen, okyanus tabanı genellikle bilinmemektedir.
Tom is mopping the kitchen floor.
- Tom mutfak tabanını paspaslıyor.
In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.
- Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.
Once I opened my eyes again, Amina was staring at me through the bottom of her beer glass.
- Gözlerimi tekrar açar açmaz, Amina bira bardağının tabanından bana bakıyordu.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
He took to his heels when he saw a policeman.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.