I have a callus on the sole of my foot.
- Ayağımın tabanında bir nasır var.
Soles of the feet are insensitive to heat and cold.
- Ayakların tabanları, sıcağa ve soğuğa karşı duyarsızdır.
Many biometric systems are based on the fingerprint scanner.
- Birçok biyometrik sistem parmak izi tarayıcısı tabanlıdır.
Tom used to play second base for his high school's baseball team.
- Tom lisesinin beyzbol takımı için ikinci taban oynardı.
Although most islands in the ocean have been mapped, the ocean floor is generally unknown.
- Okyanusta çoğu ada haritalanmış olmasına rağmen, okyanus tabanı genellikle bilinmemektedir.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
They have climbed the highest mountains and walked on the floor of the seas.
- Onlar en yüksek dağlara tırmanıp denizlerin tabanında yürüdüler.
When the thief heard the dog bark, he took to his heels.
- Hırsız, köpek havlamasını duyunca tabanları yağladı.
He took to his heels when he saw a policeman.
- O bir polis gördüğünde tabanları yağladı.
In order to avoid confusion, the bottom is labelled too.
- Karışıklığı önlemek için taban da etiketlendi.
Gum got stuck to the bottom of my shoe.
- Sakız ayakkabımın tabanına yapıştı.