Select Keyboard:
Türkçe ▾
  1. Türkçe
  2. English
  3. العربية
  4. Dansk
  5. Deutsch
  6. Ελληνικά
  7. Español
  8. فارسی
  9. Français
  10. Italiano
  11. Kurdî
  12. Nederlands
  13. Polski
  14. Português Brasileiro
  15. Português
  16. Русский
  17. Suomi
  18. Svenska
  19. 中文注音符号
  20. 中文仓颉输入法
X
"1234567890*-Bksp
Tabqwertyuıopğü,
CapsasdfghjklşiEnter
Shift<zxcvbnmöç.Shift
AltGr

t. to curse, doom, excommunicate

listen to the pronunciation of t. to curse, doom, excommunicate
English - Turkish

Definition of t. to curse, doom, excommunicate in English Turkish dictionary

ban
{f} yasakla

Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı. - The treaty did not ban nuclear tests under the ground.

Bu yere giriş yasaklandı. - You are banned from entering this place.

ban
evlenme beyannamesi
ban
aforoz
ban
{f} yasaklamak

Restoranlarda sigara içmeyi yasaklamak çok popüler, hatta sigara içenler ile! - Banning smoking in restaurants is very popular, even with smokers!

ABD'nin her yerinde köleliği yasaklamak istediler. - They wanted to ban slavery everywhere in the United States.

ban
beyanname
ban
(özellikle yasa ile) yasaklamak
ban
ortaçağda seferberlik ilanı
ban
(Gıda) Hamburger ekmeği

I'd like to have cheese in a ban.

ban
yasaklama

Çocuklara yönelik amaçlanmış reklamı yasaklamalıyız. - We should ban advertising aimed towards children.

Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı. - The treaty did not ban nuclear tests under the ground.

ban
publish the banns nikâh kâğıtlarını asmak
ban
{f} menetmek
ban
bildiri

Sigara içme yasağı bildirimi dün restoranın dışında yayınlandı. - Notification of the smoking ban was posted outside the restaurant yesterday.

ban
{i} vali (macar)
ban
Hırvat ve Slovanya valisi
ban
tebliğ
ban
(Askeri) ÇİZGİ ÖLÇEK: Kara ve hava haritaları üzerindeki mesafeyi ölçek cinsinden doğrudan doğruya ölçmeye yarayan taksimatlı çizgi. (Haritacılık)
ban
(fiil) yasaklamak, menetmek, boykot etmek, afaroz etmek
ban
{i} yasak

Antlaşma toprak altındaki nükleer denemeleri yasaklamadı. - The treaty did not ban nuclear tests under the ground.

Barack Obama, nükleer silahlarla ilgili uluslararası bir yasaklamayı hedefliyor, fakat tüm savaşlarda onlara karşı değil. - Barack Obama is aiming for an international ban on nuclear weapons, but is not against them in all wars.

English - English
{v} ban