Tom struggled to climb to the top.
- Tom tepeye tırmanmak için çabaladı.
We'd like to climb that mountain.
- Biz şu dağa tırmanmak istiyoruz.
The King's son wanted to climb up to her, and looked for the door of the tower, but none was to be found.
- Kralın oğlu ona tırmanmak istedi ve kulenin kapısını aradı ama hiçbiri bulunmadı.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
Climbing this mountain is very difficult.
- Bu dağa tırmanmak çok zordur.
I've never climbed Mt. Fuji.
- Mt.Fuji'ye asla tırmanmadım.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
I like climbing mountains.
- Ben dağlara tırmanmayı severim.
Those shoes won't do for climbing.
- Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.
I scaled Mt. Fuji three times.
- Ben Fuji dağına üç kez tırmandım.
We'd like to climb that mountain.
- Şu dağa tırmanmak istiyoruz.
A bear can climb a tree.
- Bir ayı ağaca tırmanabilir.
Those shoes won't do for climbing.
- Şu ayakkabılar tırmanma için işe yaramaz.
John would often go mountain climbing when he was a student.
- John o bir öğrenci iken sıklıkla dağa tırmanmaya giderdi.