tıkama

listen to the pronunciation of tıkama
Turkish - English
sealing
stopping
occlusion
plugging
springing
obstruction
obturation
block, blockage
stoppage
choking up
choking
shutting down
shutdown
block
{i} blocking
oppilation
tıkamak
occlude
tıkama bobini
choke coil
tıkama kondansatörü
blocking capacitor
tıkamak
clog
tıkamak
plug

We must find something to plug up this hole. - Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.

tıkamak
{f} stuff
tıkamak
grout
tıkamak
blocking
tıkamak
stopper
tıkamak
tighten
tıkamak
suffocate
tıkamak
clod
tıka
{f} stopper
tıka
block up
tıka
{f} stoppering
tıka
{f} plug

We must find something to plug up this hole. - Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.

The bathroom sink is plugged. - Banyo lavabosu tıkalı.

tıka
choke up
tıka
stop up
tıka
{f} chock
tıka
{f} stoppered
tıka
{f} block

Emergency exits must be kept free of blockages for public safety. - Acil çıkış yolları, kamu güvenliği için tıkanıklıklardan uzak tutulmalıdır.

The street is blocked because of the demonstration. - Gösteriden dolayı cadde tıkalıydı.

tıka
bung up
tıkamak
obstruct
tıkamak
stop
tıkamak
bung up
tıkamak
close up
tıkamak
congest
tıkamak
cover
tıkamak
stop up
tıkamak
jam
tıkamak
stop a gap
mantarla tıkama
corkage
tıka
stopup
tıka
oppilate
tıkamak
hold
tıkamak
foul up
tıkamak
engorge
tıkamak
obturate
tıkamak
to plug, to stop, to wad, to bung sth up, to choke sth (up) (with sth); to block, to obstruct; to clog, to congest
tıkamak
tampon
tıkamak
choke
tıkamak
to plug, stop; to clog, congest
tıkamak
plug up

We must find something to plug up this hole. - Bu deliği tıkamak için bir şey bulmalıyız.

tıkamak
spike
tıkamak
foul
tıkamak
glut
tıkamak
spile
tıkamak
bung
tıkamak
wad
tıkamak
block up
tıkamak
choke up
tıkamak
block
tıkamak
(damar) obliterate
tıkamak
stopple
tıkamak
seal off
tıkamak
obliterate
tıkamak
chock
tıkamak
chokeup
tıkamak
eloq
Turkish - Turkish
Tıkamak işi
tıka
Tuğla kiremit gibi şeyler yapmaya yarayan kil
tıkamak
Bir şeyin ağzını, deliğini, içine konulan veya dışarıdan uygulanan bir nesneyle kapamak: "Camına vurdular, açtı, Ahmet kızın ağzına bir mendil tıkadı."- S. F. Abasıyanık
tıkamak
Yol, su, geçit vb. şeyleri bir engelle işlemez, akmaz, geçilmez, duruma getirmek
tıkamak
şeyleri bir engelle işlemez, akmaz, geçilmez, duruma getirmek
tıkamak
Bir şeyin ağzını, deliğini, içine konulan veya dışarıdan uygulanan bir nesneyle kapamak
tıkamak
Yol, su, geçit vb
tıkama
Favorites