tütme

listen to the pronunciation of tütme
Turkish - English
smoke
reek
giving out smoke
smoking
tüt
{f} smoke

At long last, the two chiefs of the Indian tribes have decided to bury the hatchet and smoke the peace pipe. - Nihayet, iki Kızılderili kabilenin şefleri savaş baltalarını gömmeye karar verdiler ve barış çubuğu tüttürdüler.

My uncle is a very heavy smoker; tobacco is indispensable to him. - Amcam çok sigara içen biridir; tütün onun için kaçınılmazdır.

tütmek
smoke
tütmek
long for
tütmek
(Kimya) smokes
tütmek
miss
tüt
{f} fume
tüt
tutu

The ballerinas wore tights, tutus and ballet slippers. - Balerinler tayt, tütü etek ve bale ayakkabısı giyiyorlardı.

tütmek
to smoke, give off smoke
tütmek
give out smoke
tütmek
fume
tütmek
(for smoke) to rise
tütmek
to smoke, to fume; to miss, to long for
tütmek
reek
Turkish - Turkish
Tütmek işi
tütmek
Yaşamak, varlığını sürdürmek
tütmek
Duman veya buhar çıkarmak: "Dumanı tütmekte olan bir vapuru görerek artık yerine dönmeyi akıl etti."- H. Taner
tütmek
Dumanı geri vermek
tütmek
Duman veya buhar çıkarmak
tütmek
Yaşamak, varlığını sürdürmek: "Yurdumun üstünde tüten en son ocak."- M. A. Ersoy
tütmek
Dumanı geri vermek: "Kahvelerin içi tüten ocakla göz gözü görmez bir hâldeydi."- S. F. Abasıyanık. Özlemek: "Bütün arkadaşları gözünde tütüyor şimdi."- H. Taner. İyi veya kötü kokmak
tütmek
İyi veya kötü kokmak
tütmek
Özlemek