tükenme

listen to the pronunciation of tükenme
Turkish - English
petering
failure
being exhausted
exhaustion
exhaust

Renewable energy is energy source that can not be exhausted. - Yenilenebilir enerji, tükenmeyen enerji kaynağıdır.

yield
nesli tükenme
extinction
tükenmek
sold
tükenmek
waste away
tükenmek
used
tükenmek
{f} go
soyu tükenme
extinction
tükenmek
to be sold
tükenmek
obsolescence
tükenmek
run out of

I think we've just about run out of money. - Sanırım paramız tükenmek üzere.

tükenmek
(Dilbilim) break down
tükenmek
break up
tükenmek
run

I think Tom's luck is about to run out. - Bence Tom'un şansı tükenmek üzere.

I think we've just about run out of money. - Sanırım paramız tükenmek üzere.

tükenmek
used up
tükenmek
be used up
tükenmek
dry up
tükenmek
(deyim) crack up
tükenmek
give out

Their patience was about to give out. - Onların sabrı tükenmek üzereydi.

tükenmek
(Dilbilim) be all in
tükenmek
run out of something
tükenmek
exhausted
tüken
deplete

Fossil fuels are being depleted. - Fosil yakıtlar tükeniyor.

tüken
peter out
tükenmek
drain
tükenmek
run short of
tükenmek
crack
tükenmek
fail
tükenmek
run out

I think we've just about run out of money. - Sanırım paramız tükenmek üzere.

I think Tom's luck is about to run out. - Bence Tom'un şansı tükenmek üzere.

tükenmek
snap
tükenmek
fall short of
amortisman ve tükenme
amortization and depletion
tükenmek
get used up
tükenmek
out play
tüken
depleted

Fossil fuels are being depleted. - Fosil yakıtlar tükeniyor.

tükenmek
wear away
tükenmek
come to an end
tükenmek
be consumed away
tükenmek
wear out
tükenmek
be exhausted
tükenmek
drain away
tükenmek
peter out
tükenmek
die out
tükenmek
(for a supply of something) to be used up, be exhausted, run out, give out
tükenmek
to become exhausted, give out
tükenmek
to run out, to be used up, to come to an end; to run out of sth; to be sold; to be exhausted, to give out
tükenmek
die off
tükenmek
waste
tükenmek
play out
tükenmek
peter
Turkish - Turkish
Tükenmek işi
Tükenmek
bitmek
tükenmek
Güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak
tükenmek
Bitmek, sona ermek, artık kalmamak: "Vaktiyle yaşamış olan büyük musiki ustaları nesillerinin artık tükenmiş olduğu da söylenirdi."- A. Ş. Hisar
tükenmek
Verimliliğini yitirmek, söyleyecek sözü kalmamak: "Yalnız kendi tecrübelerini yazmaya kalkan romancı çabuk tükenir."- H. E. Adıvar
tükenmek
Verimliliğini yitirmek, söyleyecek sözü kalmamak
tükenmek
Bitmek, sona ermek, artık kalmamak
tükenmek
Güçsüzleşmek, bitkinleşmek, yılgınlaşmak: "İnsan sevdiği birini tükenmiş görmek istemez."- O. V. Kanık