Definition of tâlimât in Turkish English dictionary
- {i} instructions
You can't go wrong if you read the instructions carefully.
- Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
He gave instructions to the trainees, but they couldn't make heads or tails of them.
- O stajyerlere talimatları verdi fakat onlar talimatlarla ilgili karar veremediler.
- instruction
Tom followed Mary's instructions.
- Tom Mary'nin talimatlarını izledi.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
- Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
- (Kanun,Ticaret) mandate
- directive
- order
- mainstream
- regulate
- (Ticaret) guideline
- (Latin) mandatum
- brief
- (Politika, Siyaset) mandatory instructions
- (Hukuk) instruction, order
- commission
- precept
- direction
Tom didn't follow stage directions.
- Tom sahne talimatlarını takip etmedi.
When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
- İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.
- rule
- charge
- instructions, directions
- directions
Tom didn't follow stage directions.
- Tom sahne talimatlarını takip etmedi.
When taking drugs, follow the directions on the bottle carefully.
- İlaç içerken şişe üzerindeki talimatlara dikkatlice uyun.
- ınstructed
- talimat vermek
- instruct
- talimat vermek
- give instructions
- talimat vermek
- Instruct, give instructions
- talimat beklemek
- (Hukuk) to seek instructions
- talimat el kitabı
- instructions handbook
- talimat genelgeleri
- (Kanun) circular instructions
- talimat istemek
- (Hukuk) (alınmasını) to seek instructions
- talimat kitabı
- instruction book
- talimat kılavuzu
- using guide
- talimat mektubu; girdi kaybı
- (Askeri) letter of instruction; loss of input
- talimat verilmemiş
- uninstructed
- talimat verme
- giving instruction
- talimat verme limanı
- (Askeri) indoctrination port
- talimat vermek
- to give instructions, to instruct
- talimat vermek
- to instruct (someone) as to how he is to do something
- talimat veya bilgi vermek
- brief
- talimat yerine getirmek
- carry out instruction
- talimat üzerine
- on instruction
- talimat üzerine
- upon instruction
- talimatlar
- {i} instructions
You can't go wrong if you read the instructions carefully.
- Talimatları dikkatle okursanız, yanlış yapmazsınız.
The problem has arisen simply because you didn't follow my instructions.
- Problem sadece benim talimatlarımı izlememenizden ortaya çıktı.
- idari talimat
- (Askeri) administrative instructions
- zorlama (talimat)
- (Askeri) enforcement
- Devamlı talimat
- (Askeri) standard operating procedure
- başka şekilde talimat verilmemişse
- (Askeri) unless otherwise directed
- micro talimat
- (Elektrik, Elektronik) microinstruction
- politik talimat
- (Politika, Siyaset) policy prescription
- talimatlar
- (Hukuk) guidelines
- tıbbi ek talimat
- (Askeri) medical annex
- uçuş malumat yayını; uçuş talimat usulleri
- (Askeri) flight information publication; flight instruction procedures
- zorlayıcı talimat
- (Hukuk) mandatory instructions