Definition of sympathise in English Turkish dictionary
- başsağlığı dilemek
- f., İng., bak. sympathize
- sympathize
- duygularını paylaşmak
Senin duygularını paylaşmak istiyoruz.
- We sympathize with you.
- sympathise with
- yakınlık ile
- feel
- {f} anlamak
- feel
- {i} hissetme
Önemli hissetmek istiyorum.
- I want to feel important.
Biz neredeyse bilmeden, hissetmeden annemiz severiz, çünkü o yaşamak kadar doğaldır.
- We love our mother almost without knowing it, without feeling it, as it is as natural as to live.
- feel
- elleri ile yoklamak
- feel
- {f} hissetmek, duymak: I feel good. Kendimi iyi hissediyorum
- feel
- (dokunarak/elleyerek) hissetmek
- feel
- el yordamıyla aramak
- feel
- duyumsama
- feel
- hissetmek
Birinden daha aşağıda olduğunu hissetmek için hiçbir neden yoktur.
- There is no reason for you to feel inferior to anyone.
Tom mutlu hissetmekten kendini alamadı.
- Tom couldn't help but feel happy.
- feel
- zannetmek
- feel
- arama
Yardıma ihtiyacınız olursa, beni aramaya çekinmeyin.
- If you need help, feel free to call me.
Canım Tom'u aramak istemedi.
- I didn't feel like calling Tom.
- feel
- yoklama
- feel
- duyumsamak
- sympathize
- yakınlık göster
O, öksüze yakınlık gösterdi ve ona biraz para verdi.
- She sympathized with the orphan and gave him some money.
- sympathize
- (with ile) (duygularına) katılmak
- sympathize
- {f} sempatizanı olmak
- feel
- {f} sezmek
- feel
- {f} duymak
- feel
- {i} sezgi
Bunun hakkında kötü bir sezgim var.
- I have a bad feeling about that.
Tom'un sınavı geçmeyeceğine dair içgüdüsel bir sezgim var.
- I have a gut feeling that Tom won't pass the test.
- feel
- {i} dokunma
Bugün dağlardan daha yüksek hissediyorum. Bugün gökyüzüne dokunmak istiyorum.
- Today I feel higher than the mountains. Today I want to touch the sky.
- feel
- (isim) duygu, his, dokunma hissi, temas, hissetme, sezgi
- feel
- {i} (bir şeyin dokununca uyandırdığı) his
- sympathize
- yakınlık duymak
- sympathize
- {f} aynı acıyı hissetmek
- sympathize
- {f} (görüşü/fikri) anlayıp paylaşmak/desteklemek
- sympathize
- {f} halden anlamak
- sympathize
- aynı şeyi hissetmek
- sympathize
- {f} tarafını tutmak
- sympathize
- paylaş/katıl
- sympathize
- başkalarının hislerine katılmak
- sympathize
- {f} acımak
- sympathize
- {f} with
- sympathize
- {f} etkileşmek
- sympathize
- {f} yakınlık göstermek
- sympathize
- {f} (birinin) duygularını anlayıp paylaşmak, halini anlamak
- sympathize
- {f} sempati duymak
- sympathize
- {f} başsağlığı dilemek