Ayaklarım biraz şişti.
- My feet are a little swollen.
Ben nehri görmeye gittim, onu büyük ölçüde şişmiş buldum.
- I went to see the river, which I found greatly swollen.
Şişmiş lenf düğümleri genellikle enfeksiyon, tümör ya da iltihap barındıran bölgelerin civarında olur.
- Swollen lymph nodes are usually found near the site of an infection, tumour, or inflammation.
Onun gözü şişmişti ve burnu kanıyordu.
- His eye was swollen and his nose was bleeding.
Diş ağrısı onun yüzünü şişirdi.
- The toothache made his face swell up.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
Sen züppe bir adamsın, Tom.
- You're a swell guy, Tom.
Şık olduğunu düşünüyorum.
- I think you're swell.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine bir buz torbası koymalısın.
- You should put an ice pack on your ankle to keep the swelling down.
Şişmeyi engellemek için ayak bileğine biraz buz koy.
- Put some ice on your ankle to keep the swelling down.
I ate until my belly was swole.