Fabrikanın kapatılması şehrin sakinlerine yutmak için zor bir hap oldu.
- The closure of the factory was a tough pill to swallow to the town's residents.
Gururumu yutmak zorunda kaldım.
- I had to swallow my pride.
Kırlangıç uçuşta hızlıdır.
- The swallow is swift in flight.
Yakında güneyden birçok kırlangıç gelecek.
- Many swallows will come soon from the south.
Yılan bir kurbağayı yuttu.
- The snake swallowed a frog.
Lenny'nin nasıl çiğnemeden veya boğulmadan tam bir sosisli sandvici yutabildiğine bak? Bu nedenle üst idare onu bu kadar fazla sever.
- See how Lenny can swallow an entire hot dog without chewing or choking? That's why upper management loves him so much.
Hapları yutmalısın, onları ağzında çiğnememelisin.
- You must swallow pills, not chew them in your mouth.
Tom yutma zorluğu yaşıyor.
- Tom is having a hard time swallowing.
Eğer bir yudum su içmezsem bu hapları yutamam.
- If I don't drink a swig of water, I can't swallow these tablets.
Kadın servis edilen cin ve limonu bir yudumda mideye indirdi.
- The woman downed the gin and lime that was served in one swallow.
Yutkunduğum zaman boğazım gerçekten acıtıyor.
- My throat really hurts when I swallow.
Ne zaman yutkunsam boğazım ağrıyor.
- Whenever I swallow, my throat hurts.
I swallowed nervously, wondering who was outside the window.
Any extra money will be swallowed up by the mortgage repayments.
I find his excuses a little hard to swallow.