susturma

listen to the pronunciation of susturma
Turkish - English
silencing
(İnşaat) muffle

Sami used a pillow to muffle the sound of his gun. - Sami, silahının sesini susturmak için bir yastık kullandı.

{i} quietening
muting
susturmak
shut up

Never miss a good chance to shut up. - Susturmak için asla iyi bir şansı kaçırma.

susturmak
{f} silence

Tom held up his hand to silence Mary. - Tom Mary'yi susturmak için elini kaldırdı.

sus
shut up

The first of human rights is to shut up!!! - İnsan haklarının birincisi susmaktır.

He doesn't know when to shut up. - O ne zaman susacağını bilmiyor.

sus
whist
sus
{ü} shush

Tom started to say something, but Mary shushed him. - Tom bir şey söylemek başladı ama Mary onu susturdu.

The judge raised his hand to shush Tom. - Hakim, Tom'u susturmak için elini kaldırdı.

susturmak
cut short
sus
shut up!
sus
(Konuşma Dili) cheese it
susturmak
(deyim) settle someone's hash
susturmak
shut

Never miss a good chance to shut up. - Susturmak için asla iyi bir şansı kaçırma.

We have ways of making women speak; we have none for shutting them up. - Kadınları konuşturma yollarına sahibiz ama onları susturmak için hiçbir şeyimiz yok.

susturmak
settle somebody's hash
susturmak
shut somebody up
sus
hush

Many politicians are believed to accept hush money. - Birçok siyasetçinin sus parasını kabul ettiğine inanılmaktadır.

sus
pipe down
sus
quiet down

I asked the student to quiet down. It was like talking to a wall, nothing happened. - Öğrencinin susmasını istedim. Bir duvarla konuşmak gibiydi, bir şey olmadı.

susturmak
gag
susturmak
wither
susturmak
still
susturmak
hush
susturmak
squelch
susturmak
{f} quiet
Sus
tush
Susturmak
quiescent
sus
shut your trap
sus
have done
sus
shut your gob
sus
sh
sus
be done
sus
mum
sus
belt up
susturmak
confute
susturmak
shush

The judge raised his hand to shush Tom. - Hakim, Tom'u susturmak için elini kaldırdı.

susturmak
to silence, to quieten, to hush, to muzzle, to gag, to shut (sb) up
susturmak
burke
susturmak
outtalk
susturmak
quiesce
susturmak
stow
susturmak
quieten
susturmak
blanket
susturmak
to silence, make (someone) stop talking; to reduce (someone) to silence
susturmak
(tartışmada) score off
susturmak
bottle
susturmak
{f} squash
susturmak
{f} muzzle
susturmak
settle smb.'s hash
English - English

Definition of susturma in English English dictionary

sus
Saybolt Universal Seconds A measure of lubricating oil viscosity in the oil industry The measuring apparatus is filled with specific quantity of oil or other Fluid and its flow time through standatized offrice is measured in Seconds Fast flowing fluids (low viscosity) will have low value; Slow flowing fluids (high viscosity) will have high value
sus
Abbreviation for `Stochastic Universal Selection'
sus
{i} suspected person, one who is believed to have done something illegal or wrong (British Slang)
sus
type genus of the Suidae
sus
Savboit Universal Seconds Also, SSU A unit of measure of lubricating oil viscosity used in the U S
sus
State University System [of Florida]
sus
Saybolt Universal Seconds
sus
The Single Unix Specification, a standard defined with the aim of standardisation of Unix-like OS semantics and APIs There is also a second version of this standard, referred to as SuS v2
sus
Suspend (SS7)
sus
Suspended Chord
Turkish - Turkish
Susturmak işi, ilzam
(Osmanlı Dönemi) TASMİT
SUS
(Osmanlı Dönemi) Yemeği yalnız başına yiyen kötü insan
Susturmak
ilzam etmek
sus
Tunus'un illeri
sus
Elam krallığının başkenti
susturmak
Susmasını sağlamak, susmasına sebep olmak
susturmak
Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek, bastırmak: "İşimizi, gücümüzü bırakmış olmak düşüncesini bir vazife yapmakta olduğumuz fikri susturuyordu."- M. Ş. Esendal
susturmak
Etkisini, gücünü azaltmak, gidermek, bastırmak
susturmak
Susmasını sağlamak, susmasına sebep olmak: "Hafif sesli bütün aletleri susturup davulu sabaha kadar vurdurmak istiyorum."- F. R. Atay
susturmak
Verdiği karşılıkla veya yaptığı bir davranışla birini artık söz söyleyemeyecek bir duruma getirmek, ilzam etmek
susturmak
(Osmanlı Dönemi) iskât
susturma
Favorites