Tom'un Mary'nin yalan söylediğinden şüphelenmek için bir nedeni yoktu.
- Tom had no reason to suspect that Mary was lying.
Tom'dan şüphelenmek için herhangi başka nedenlerin var mı?
- Do you have any other reasons to suspect Tom?
Silahta kalan parmak izleri şüphelininki ile uyuşuyor.
- The fingerprints left on the weapon match the suspect's.
Şüpheli suçla ilgili masumdu.
- The suspect was innocent of the crime.
Söylendiğine göre sanık bilgisayarları çalmış.
- The suspect reportedly stole computers.
Öfkeli kalabalık polis minibüsünün etrafını sarıp içindeki pedofili zanlısına hakaretler yağdırdı.
- The angry crowd clambered around the police van shouting insults at the suspected paedophile inside it.
Zanlı, kapalı devre televizyon sistemine kaydedildikten sonra hızla tespit edildi.
- The suspect was identified quickly after being recorded on closed-circuit television.
Google'da biraz araştırdıktan sonra, söylediğinin gerçek olmadığından şüpheleniyorum.
- After a bit of googling, I suspect that what you said may not be true.
Ben onun bir yalan söylediğinden şüpheleniyordum, ancak bana sürpriz olmadı.
- I suspected that he was telling a lie, but that didn't surprise me.
Tom'un onu önümüzdeki hafta yapacağından kuşkuluyum.
- I suspect Tom will do that next week.
Ondan hoşlanmayacağından kuşkuluyum.
- I suspect that you won't like it.
I suspect him of lying.
The figures in these accounts look suspect — I think someone has been cooking the books.