Sami wanted Layla silenced.
- Sami, Leyla'nın susmasını istedi.
Speech is silver, but silence is golden.
- Konuşma gümüştür ama susma altındır.
Tom was smart enough to shut up.
- Tom susmak için yeterince zekiydi.
It's good to talk and better to shut up.
- Konuşmak iyidir ve susmak daha iyidir.
He doesn't know when to shut up.
- O ne zaman susacağını bilmiyor.
Will you just shut up for a moment?
- Bir dakika susar mısın?
The judge raised his hand to shush Tom.
- Hakim, Tom'u susturmak için elini kaldırdı.
Tom started to say something, but Mary shushed him.
- Tom bir şey söylemek başladı ama Mary onu susturdu.
He can't do anything but keep silent.
- O susmaktan başka bir şey yapamaz.
It's not shameful to be silent when you have nothing to say.
- Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.
It's not shameful to be silent when you have nothing to say.
- Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.
He can't do anything but keep silent.
- O susmaktan başka bir şey yapamaz.
It's not shameful to be silent when you have nothing to say.
- Söyleyecek bir şeyiniz olmadığında susmak utanç verici değil.
Many politicians are believed to accept hush money.
- Birçok siyasetçinin sus parasını kabul ettiğine inanılmaktadır.
I asked the student to quiet down. It was like talking to a wall, nothing happened.
- Öğrencinin susmasını istedim. Bir duvarla konuşmak gibiydi, bir şey olmadı.