Polisler Tom'u gözetim altına aldılar.
- The police have Tom under surveillance.
Dünyalılar yabancı gözetim altına girdi ve büyük bir savaşı engelledi.
- Earthlings became under alien surveillance that prevented a major war.
Tom gözetleme kamerasını fark etmedi.
- Tom didn't notice the surveillance camera.
Bu gözetleme kamerası bizim sessiz tanığımızdır.
- This surveillance camera is our silent witness.
Biz onları nezaret altına aldık.
- We had them under surveillance.
Biz onu nezaret altına aldık.
- We had him under surveillance.
Alexandre of London v. Indem. Ins. Co., 182 F. Supp. 748, 750 (United States District Court for the District of Columbia) (1960), cited in p. 861.