suru

listen to the pronunciation of suru
Turkish - Turkish

Definition of suru in Turkish Turkish dictionary

sürü
Bir insanın bakımı altındaki hayvanların tümü
sürü
Pek çok
sürü
Evcil hayvanlar topluluğu: "Karşıki yamaçların sırtında kısrak sürüleri çanlarını sallayarak otluyordu."- R. H. Karay
sürü
Düzensiz insan topluluğu: "Sokaklarda alay geçerken başka çocuklar da sürüye katılır, mektebe kadar giderler."- H. E. Adıvar
sürü
Evcil hayvanlar topluluğu
sürü
Birlikte yaşayan hayvan topluluğu
sürü
Düzensiz insan topluluğu
Sürü
(Osmanlı Dönemi) SÜRBE
Turkish - English

Definition of suru in Turkish English dictionary

sürü
flock

A boy was driving a flock of sheep. - Bir oğlan koyun sürüsünü güdüyordu.

I saw a flock of sheep. - Bir koyun sürüsü gördüm.

sürü
herd

A herd of friesian cattle graze in a field in British countryside. - Siyah alaca sığır sürüsü İngiliz kırsalında bir tarlada otlar.

sürü
drove

Ambition drove him to murder. - Hırs onu cinayete sürükledi.

Sami drove a Rolls Royce. - Sami bir Rolls Royce sürüyordu.

sürü
pack

Wolves travel in packs, but eagles fly alone. - Kurtlar sürüyle gezer ama kartallar yalnız uçar.

Wolves travel in packs. - Kurtlar sürüler halinde dolaşırlar.

sürü
swarm

A swarm of hornets attacked the children. - Bir eşek arısı sürüsü çocuklara saldırdı.

We were attacked by swarms of bees. - Arı sürüsü tarafından saldırıya uğradık.

sürü
gang

I watch a lot of gangster movies. - Bir sürü gangster filmi izliyorum.

sürü
crowd

There was a crowd of students waiting in front of the library. - Kütüphanenin önünde bekleyen bir sürü öğrenci vardı.

sürü
regiment
sürü
horde

This game has you battle against hordes of evil stoats. - Bu oyun seni kötü gelincik sürülerine karşı savaştırır.

sürü
cartload
sürü
cloud

The clouds scudded across the sky. - Bulutlar gökyüzünde rüzgarla sürüklendi.

There are lots of clouds in the sky today. - Bugün gökyüzünde bir sürü bulut var.

sürü
crew
sürü
covey
sürü
herd, flock, pack, horde, flight; crowd, gang, troop, drove
sürü
run

When I got to the office, I had tons of work waiting for me. I was running around like a chicken with its head cut off. - Ofise vardığımda, beni bekleyen bir sürü işim vardı. Kafası kesilmiş bir tavuk gibi oradan oraya koşuşturuyordum.

Lots of women both run a home and go out to work. - Bir sürü kadın hem evde çalışırlar hem de dışarı çalışmaya giderler.

sürü
(koyun) fold
sürü
shoal
sürü
band

I have lots of rubber bands. - Bir sürü paket lastiğim var.

There were a lot of great bands at the festival. - Festivalde bir sürü büyük gruplar vardı.

sürü
flight

How long is the flight from Tokyo to Hawaii? - Tokyo'dan Hawai'ye uçuş ne kadar sürüyor?

How long is the flight? - Uçuş ne kadar sürüyor?

sürü
deluge
sürü
fold
sürü
batch
sürü
(Denizbilim) fush
sürü
ton

I have a ton of things to do. - Yapacak bir sürü işim var.

You have tons of friends. - Bir sürü arkadaşın var.

sürü
parcel
sürü
troop
sürü
train

The monkey, trained properly, will be able to do a lot of tricks. - Düzgün eğitilmiş maymun bir sürü oyun yapabilecek.

The train driver signals the departure with his whistle. - Tren sürücüsü, düdüğüyle kalkışın sinyalini verdi.

sürü
(Denizbilim) school

Tom had a lot of problems at the school. - Tom'un okulda bir sürü sorunları vardı.

Our boat followed a school of fish. - Bizim tekne bir balık sürüsünü izledi.

sürü
whole bunch
sürü
scad
sürü
bandwagon
sürü
myriad
sürü
slew
Turkish - Finnish

Definition of suru in Turkish Finnish dictionary

sürü
lauma
suru
Favorites