Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.
- Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- The surrounding hills protected the town.
Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis.
- The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.
Yeni çevreyi benimsemelisin.
- You must assimilate into new surroundings.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Polisler binayı çevirdi.
- The police have surrounded the building.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.
- He was surrounded by the crowd.
Askerler köyü kuşattı.
- The soldiers surrounded the village.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Kısa sürede yeni çevreye alıştı.
- He soon got used to the new surroundings.
Yeni çevreme uyum sağlamayı oldukça zor buldum.
- I found it pretty hard to adjust to my new surroundings.
Onlar bizi kuşatıyor.
- They're surrounding us.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
... they could get from the surroundings. ...
... surroundings. ...