Aslanlar Tom'u her tarafından çevirdi.
- Lions surrounded Tom on all sides.
Polisler binayı çevirdi.
- The police have surrounded the building.
Polis tarafından kuşatıldık.
- We're surrounded by police.
Düşman yüzler tarafından kuşatıldığımı görüyorum.
- I see that I am surrounded by hostile faces.
Yaşlı bir adam etrafı torunlarıyla çevrili olarak oturdu.
- An old man sat surrounded by his grandchildren.
İngiliz dili bir deniz gibi etrafımızı sarıyor.
- The English language surrounds us like a sea.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- The surrounding hills protected the town.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Bu sabah görebileceğim tek şey evimizi çevreleyen kalın sis.
- The only thing I can see this morning is the thick fog surrounding our house.
Çoğu kalelerin onları çevreleyen bir hendeği vardır.
- Most castles have a moat surrounding them.
Çevreleyen tepeler kasabayı korudu.
- The surrounding hills protected the town.
Bina dikenli tel çitle çevrilmiş.
- The building is surrounded by a barbed wire fence.
Torunları tarafından çevrilmiş şekilde oturdu.
- He sat surrounded by his grandchildren.
Kendisini yeni çevresine adapte etmeyi zor buldu.
- She found it was difficult to adapt herself to her new surroundings.
Güneş lekeleri birkaç bin derece daha serin olduğu için çevrelerinden daha koyu görünür.
- Sunspots appear darker than their surroundings because they are a few thousand degrees cooler.
Polisler binayı çevirdi.
- The police have surrounded the building.
Evin etrafını çevirttik.
- We've got the house surrounded.
Onların onun etrafını çevirdiğini gördüm.
- I saw them surrounding him.
Ev zombiler tarafından kuşatılmıştır.
- The house is surrounded by zombies.
O kalabalık tarafından kuşatılmıştı.
- He was surrounded by the crowd.
Biz ağaçlarla çevrili bir otelde kaldık.
- We stayed at a hotel surrounded by trees.
Genç kızlarla çevrili olarak oturuyordu.
- He sat surrounded by young girls.
Onlar bizi kuşatıyor.
- They're surrounding us.
and this way they get rid of those grand and stubborn opinions that surround them.
It was an informative guide to the city and surrounds.
... You surround yourself with people who are smarter ...
... the palace overlooks the boss for a second faces the gala to surround ...