Onun birden istifade etmiş olması, bizim için büyük sürpriz.
- To our great surprise, he suddenly resigned.
Ne güzel bir sürpriz!
- What a nice surprise!
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't mean to surprise you.
Seni şaşırtmak istemedim.
- I didn't want to surprise you.
Tom şaşkınlıktan yakalandı.
- Tom was caught by surprise.
Burada ne yapıyorsun? diye şaşkınlıkla bana sordu.
- What are you doing here? he asked me in surprise.
Ona doğum gününde bir sürpriz yapmak için, ben harika bir pasta hazırladım.
- In order to give him a surprise on his birthday, I prepared a fantastic cake.
Ona sürpriz yapmak istiyorum.
- I want to surprise him.
Bu beklenmedik bir sürpriz.
- This is an unexpected surprise.
Sizden bir hediye almak beklenmedik bir sürprizdi.
- Receiving a gift from you was an unexpected surprise.
Tom herhangi biri kadar hayret etti.
- Tom was as surprised as anyone.
Sana hayret ediyorum.
- I'm surprised at you.
Onun sözleri beni şaşırttı.
- His words surprised me.
Yurtdışında okuma kararım ebeveynlerimi şaşırttı.
- My decision to study abroad surprised my parents.
Ordumuz kırallığa baskın yaptı.
- Our army took the kingdom by surprise.
The surprise attack was devastating.
Imagine my surprise on learning I owed twice as much as I thought I did.
He doesn't surprise easily.
It surprises me that I owe twice as much as I thought I did.
... And every day it surprises me. ...
... surprises we have in store for you this morning. ...