Nihayet, o, sınavı geçmeyi başardı.
- After all, he succeeded in passing the exam.
Bir şekilde matematikten geçme notu aldım.
- I somehow got a passing grade in mathematics.
Sürücü sınavını geçerek herkesi şaşırttı.
- He amazed everyone by passing his driving test.
Ken sınavı geçerek yüzünün akıyla çıktı.
- Ken saved his face by passing the examination.
Geçen bir gemi tarafından rastgele bulundu.
- He was picked up by a passing ship.
Geçen araba bana çamurlu su sıçrattı.
- The passing car splashed muddy water on me.
Onlar gerçekten bunun gelip geçici bir heves olduğunu kabul etmek istemiyor.
- They don't want to admit that it's really a passing fad.
Onlar gerçekten bunun gelip geçici bir heves olduğunu kabul etmek istemiyor.
- They don't want to admit that it's really a passing fad.
O sadece geçici bir sevdaydı.
- It was just a passing infatuation.
Geçen bir gemi tarafından rastgele bulundu.
- He was picked up by a passing ship.