surpassing in number or quantity; more than; as, above a hundred

listen to the pronunciation of surpassing in number or quantity; more than; as, above a hundred
English - Turkish

Definition of surpassing in number or quantity; more than; as, above a hundred in English Turkish dictionary

above
yukarıda

Yukarıda bahsedilen posta öğesi usulüne uygun şekilde teslim edilmiştir. - The above-mentioned mail item has been duly delivered.

Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi. - The clouds above moved fast.

above
{s} yukarıdaki

Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi. - The clouds above moved fast.

Onlar yukarıdaki katta yaşıyor. - They live on the floor above.

above
-e hakim olan
above
önceden anılan
above
tepede
above
-den çok
above
-den üstün
above
anılan
above
altındaki

Bir buzdağının su altındaki parçası su üstündeki parçasından çok daha büyüktür. - The part of an iceberg under the water is much larger than that above the water.

above
üstteki
above
cennette
above
fazla

Fenolftalein, 10.0 ya da daha fazla bir pH'a sahip olan bir baz varlığında parlak mora dönüşecektir ve 8.2 ya da daha az bir pH değerine sahip bir çözeltinin varlığında renksiz kalacaktır. - Phenolphthalein will turn fuchsia in the presence of a base with a pH of or above 10.0 and will remain colorless in the presence of a solution with a pH of or below 8.2.

Beş rubleden fazla ödeme yapmayınız. - Don't go above five rubles.

above
daha çok

O, onura her şeyden daha çok değer verir. - He values honor above anything else.

above
yukarı

Yukarıdaki bulutlar hızlı ilerledi. - The clouds above moved fast.

Yukarıda verilen örneğe bak. - See the example given above.

above
önce

Her şeyden önce, birbirinize yardım etmelisiniz. - Above all, you must help each other.

Televizyon şiddet gösteriyor, her şeyden önce daha genç insanları etkiler. - Television shows violence, which influences, above all, younger people.

above
üzerindeki

Elli santigrad derecenin üzerindeki sıcaklıklara maruz kalma. - Do not expose to temperatures above fifty centigrade.

Patron, yazıhanenin üzerindeki balkonda işçileri gözleyerek gezindi. - The boss strolled around the balcony above the office, observing the workers.

above
the yukarıki, yukarıdaki, (sayfanın) yukarısında bulunan; daha önceki (bölüm/paragraf/satır/sayfa): The above picture depicts the city
above
yukarıda olan
above
(isim) yukarıda olan şey
above
gökteki
English - English
above
surpassing in number or quantity; more than; as, above a hundred
Favorites