Kız arkadaşının orgazm takliti yapmadığından nasıl emin olabilirsin?
- How can you be sure your girlfriend isn't faking her orgasms?
Çabalarının başarıyla sonuçlanacağından eminim.
- I'm sure your efforts will result in success.
Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.
- If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
Buradan çıktığıma elbette memnun olacağım.
- I'll sure be glad to get out of here.
Elbette, onu yapamazsınız.
- Surely, you can't mean that.
Elbette, onu kastedemezsiniz.
- Surely, you can't mean that.
Tom elektronik sigara içmenin sigara içmekten daha güvenilir olduğunu düşünüyor ama Mark o kadar emin değil.
- Tom thinks that vaping is safer than smoking cigarettes, but Mary's not so sure.
Bu bilginin güvenilir olduğundan emin misin?
- Are you sure this information is reliable?
Gece beni mutlaka ara.
- Be sure and call me tonight.
Makbuzu mutlaka saklayın.
- Make sure you save the receipt.
Esperanto kesinlikle çok büyük bir zaman kaybı!
- Esperanto is surely an enormous waste of time!
Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
- The weather will be good tonight for sure.
Tom bugünkü sınavı geçeceğinden bayağı emin.
- Tom is pretty sure that he'll pass today's exam.
Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.
- Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty.
Ben zamandan emin olmak istiyorum.
- I'd like to make sure of the time.
Tom Mary'nin iyi zaman geçirdiğinden emin olmak için zahmete katlandı.
- Tom went out of his way to make sure Mary had a good time.
Tom epey çok yedi. Acıkmış olmalı.
- Tom sure ate a lot. He must've been hungry.
Bugün epeyce çok çalıştın.
- You sure worked hard today.
Okyanus araştırmasının geleceğini onun geçmişiyle tahmin edeceksek birçok heyecan verici keşifleri elbette dört gözle bekleriz.
- If we are to judge the future of ocean study by its past, we can surely look forward to many exciting discoveries.
Elbette orada olacağım.
- I'll be there for sure.
O harika! Kesinlikle güleceksiniz.
- It's great! You'll laugh for sure.
Hava bu gece kesinlikle iyi olacak.
- The weather will be good tonight for sure.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Muhakkak birine söyledin.
- Surely you told somebody.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.
- You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.
Uykudan sonra Tom eminim daha iyi bir ruh hali içinde olacaktır.
- After sleeping, Tom will surely be in a better mood.
Muhakkak birine söyledin.
- Surely you told somebody.
Sen bunu bana anlatan ilk kişi değilsin, muhakkak son kişide değilsin.
- You're not the first person to tell me that, and surely you're not the last.
Beni kimsenin izlemediğini sağlama bağladım.
- I made sure no one was following me.
Senin çocuklarının güvende olmalarını sağlamak için gücüm dahilinde her şeyi yapacağım.
- I'll do everything within my power to make sure your children are safe.
Saat üçte mutlaka gel.
- Be sure to come at 3.
Makbuzu mutlaka saklayın.
- Make sure you save the receipt.
Beşimizin arasında, en fazla dil konuşabilen kişi kesinlikle odur.
- Among the five of us, he's surely the one who can speak the most languages.
Hayalinin gerçekleşeceği gün kesinlikle gelecek.
- The day will surely come when your dream will come true.
Şüphesiz onlara yardım etmek istiyoruz.
- We'd sure like to help them.
Şüphesiz o iyi bir adam ama güvenilir değil.
- He is a good fellow, to be sure, but he isn't reliable.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.
- Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty.
Sigara dumanı sağlıksız olabilir ama tabii ki güzel görünüyor.
- Cigarette smoke may be unhealthy, but it sure does look pretty.
Şurası muhakkak ki, günümüz toplumunda tüketimin insan hayatında önemli bir yere haiz olduğunu ve refah seviyesini ve mutluluğunu yakından alâkadar etmesinin tabii olduğunu söyleyebiliriz.
- Surely, in the present-day society, we might as well consider it natural that consumption plays an important role in the life of man and is closely related to his well-being and happiness.
Keşke bunu kati olarak söyleyebilsem.
- I wish I could say for sure.
Eğer şimdi gidersen, bir trafik sıkışıklığına yakalanacağına eminim.
- If you leave now, I'm sure you'll be caught in a traffic jam.
Tom'un sıkıldığından eminim.
- I'm sure Tom is bored.
Elbette ona inanmıyorsun, değil mi?
- Surely you don't really believe that, do you?
Elbette ona inanmıyorsun.
- Surely you don't believe that.
his feet were planted surely on the ground.
Surely, you must be joking.
From which Surah is this Ayah from?
- Bu ayet hangi sureden?
From which Surah is this Ayah from?
- Bu ayet hangi sureden?
... or they have a terrible website, because surely there ...
... surely sign ...