O, oyunu mutlaka kazanacak.
- He is certain to win the game.
Niyetlerinizin güvenilir olduğuna eminim.
- I'm certain that your intentions are honorable.
İstasyonda güvenilir bir beyefendiyle karşılaştım.
- I met a certain gentleman at the station.
Bu kitap belirli bir değere sahiptir.
- This book has a certain value.
Uygun şekilde kullanılırsa, belirli zehirler yararlı olacaktır.
- Properly used, certain poisons will prove beneficial.
O, kesinlikle cesaretsiz değildir.
- He is certainly not without courage.
Başbakan Koizumi kesinlikle soğukkanlı bir insan değildir.
- Prime Minister Koizumi is certainly not a cold-blooded man.
Bizim sınıfta belli bir çocuktan etkileniyorum.
- I am attracted to a certain boy in my class.
Ona belli bir genç doktor tarafından bakıldı.
- He was taken care of by a certain young doctor.
Tom, Mary'nin onun büyükbabasının altın saatini çaldığından oldukça emindi.
- Tom was reasonably certain that Mary had stolen his grandfather's gold watch.
Tom kesinlikle kendinden emin görünüyor.
- Tom certainly looks confident.
Ben herhangi bir hata yapmadığımdan oldukça eminim.
- I'm pretty certain I haven't made any mistakes.
Herhangi bir şey hakkında emin değilim.
- I'm not certain about anything.