Onlar İngiliz taraftarlarına Muhafazakarlar adını verdiler.
- They called British supporters Tories.
Başkan tarafından yapılan konuşma taraftarlarını mutlu etti.
- The speech made by the president yesterday delighted his supporters.
Sadece Esperantist'ler değil fakat aynı zamanda Esperanto destekçileri de kongreye katılabilirler.
- Not only Esperantists, but also supporters of Esperanto may participate in the Congress.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Martin Luther King, Jr ve onun destekçileri tehdit edildi.
- Rev. King and his supporters were threatened.
Senin babanın arkadaşları onun tek destekçileri değil.
- Your father's friends aren't his only supporters.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
Planı desteklemek için bir konuşma yaptı.
- He made a speech in support of the plan.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
Birçok lider uzlaşmayı destekledi.
- Many leaders supported the compromise.
Henry kendini geçindirmek için yeterince yaşlıdır.
- Henry is old enough to support himself.
O, büyük ailesini geçindirmek için sıkı çalışıyor.
- He works hard to support his large family.
Tom ailesine destek olmak için sıkı çalışıyor.
- Tom is working hard to support his family.
Tom'a destek olmak için buradayım.
- I'm here to support Tom.
Böylesine büyük bir aileye bakmak zorunda olacağımı asla düşünmemiştim.
- I never thought I would have to support such a large family.
Annesine ve kız kardeşine bakmak zorunda.
- He has to support his mother and his sister.
Bu veriler hipotezi desteklemektedir.
- This data supports the hypothesis.
Senin görevin aileni desteklemektir.
- Your duty is to support your family.
Ona destek vermek bize düşer.
- It is incumbent on us to support him.
Bir aileyi asgari ücretle beslemek zordur.
- It's hard to support a family on minimum wage.
Onu desteklediğime inandırdım.
- I made believe that I supported him.
Benim tartışmayı destekleyecek adil bir miktar bilimsel veriyi sıralayacağım
- I will marshal a fair amount of scientific data to support my argument.
Ailesine yardımcı olmak için sıkı çalışmak zorunda.
- He has to work hard in order to support his family.
Tom yardım için teknik desteği aradı.
- Tom called tech support for help.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Bu işe başlamadan önce geçiminizi nasıl sağladınız?
- How did you support yourself before you got this job?
Sami ve komşuları Leyla'nın geçimini sağlamak için para topladılar.
- Sami and his neighbors raised money to support Layla.
Tom kesinlikle bizim desteğimize sahip.
- Tom definitely has our support.
Biz onlara moral desteği vereceğiz.
- We will give them moral support.
Tom uyuduğu zaman sırtını dayamak için bir yastık kullanır.
- Tom uses a pillow to support his back when he sleeps.
Tom ailesine yardım etmek için yeterli para kazanmıyor.
- Tom doesn't make enough money to support his family.
Sebep bize destek sözü verir ancak her zaman sözünü tutmaz.
- Reason promises us its support, but it does not always keep its promise.
Beni destekledikleri için arkadaşlarıma ve aileme teşekkür etmek istiyorum.
- I want to thank my friends and family for supporting me.
Arkasında zengin bir destekleyicisi var.
- He has a wealthy supporter behind him.
From the radiator, where he was attaching supporters to his socks, Zooey glanced up at her.
I don't make decisions, I just support those who do.
Don’t move that beam! It’s a support beam.
... usually has supporter of greek and roman theaters but the most beautiful evolved ...