support, assistance, ease, pleasure, joy

listen to the pronunciation of support, assistance, ease, pleasure, joy
English - Turkish

Definition of support, assistance, ease, pleasure, joy in English Turkish dictionary

comfort
konfor

O konfor içinde yaşamaktadır. - He lives comfortably.

Küçük konforlu bir evimiz olacak. - We will have a small comfortable house.

comfort
{i} rahat

Herkes onunla birlikte rahat hisseder. - Everybody feels comfortable with him.

O yalnızken kendini her zaman müzikle rahatlattı. - She always comforted herself with music when she was lonely.

comfort
hoşluk
comfort
gönence
comfort
destek
comfort
refah
comfort
ferahlatmak

Tom Meryem'i ferahlatmak istedi. - Tom wanted to comfort Mary.

comfort
teselli

Tom Mary'yi teselli etmeye çalıştı. - Tom tried to comfort Mary.

Arkadaşım düşük yaptı ve onu nasıl teselli edeceğimi bilmiyorum. - My friend had a miscarriage and I don't know how to comfort her.

comfort
rahatlatmak

Tom Mary'yi rahatlatmak için elinden geleni yapıyor. - Tom is doing his best to comfort Mary.

Bir kadın kızdığında, onu rahatlatmak için ihtiyacın olan tek şey dört küçük öpücüktür. - When a woman's angry, four little kisses are all you need to comfort her.

comfort
konfor,v.konfor sağla: n.konfor
comfort
{f} avutmak

O ağladı ve ağladı ama hiç kimse onu avutmak için gelmedi. - She cried and cried, but nobody came to comfort her.

comfort
{f} memnun etmek
comfort
{i} teselli eden kimse
comfort
(isim) rahat, rahatlık, ferahlatıcı şey, refah, konfor; teselli, avuntu, teselli eden kimse, huzur; yardım
comfort
{f} yardım etmek
comfort
creature comforts bedeni rahatı sağlayan konfor comfortless kasvetli
comfort
teselli/
comfort
{f} rahat ettirmek

Tom, Mary'yi rahat ettirmek için elinden gelenin en iyisini yaptı. - Tom did his best to comfort Mary.

Ben sadece seni rahat ettirmek istedim. - I only wanted to make you comfortable.

English - English
{n} comfort
support, assistance, ease, pleasure, joy
Favorites